2021-06-23


"30 yıllık bağımsız Kırgızistan: önemli sonuçlar ve sorunlar" konulu bir seminerde Prof.Dr.O İbraimov'un konuşma sözleri


  Panel: Kırgızistan’ın Bağımsızlığının 30. Yılı

Sayın Rektör Yardımcısı,

Sayın Edebiyat Fakültesi Dekanı,

Değerli meslektaşlar,

Sevgili Öğrenciler,

Bugün ben sizlere bağımsız Kırgız Cumhuriyeti’nin 30. yılı münasebetiyle kısaca bir bilgi vermek ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Kısa dememin sebebi bu konu çok uzun bir konu olduğu için, daha doğrusu 10 dakikalık sürede anlatmak mümkün olmadığı için de geniş bir çalışma yaparak bu hususta sempozyum düzenlemek gerektiğini düşünüyorum. Ben bağımsızlıkla ilgili kitap 3 kitap yazdım. Birincisi bundan 9 yıl önce Moskova’da “Uluslararası İlişkiler Basımevi”’nde çıktı, ikincisi 2014 yılıda Bişkek’te “Kırgız Devletinin Tarihi” adıyla çıktı. Üçüncüsü ise bundan bir ay önce 550 sayfa ve 44 bölüm hâlinde “Eski Çağlardan Günümüze Kırgız Devletinin Genel Tarihi” adıyla Bişkek’te yayımlandı.

                Sizlere bilgi vermek maksadıyla başka bir haberim daha var. Bir hafta önce Cengiz Aytmatov adlı kitabım Azerbaycan Türkçesinde yayınlandı.

                 Şimdi de devletimizin 30. yılı hakkında konuşayım. Bu konuşmamda bağımsızlık tarihindeki 5 mesele üzerinde durmak istiyorum. 

               Birincisi, temel kazanımlar hakkındadır. Esasen Kırgız halkı egemen devletin ne olduğunu, ona karşı sorumlulukların neler olduğunu, önemini derinlemesine anlamış, devlet olma gibi büyük bir kavramın konusu olmaya ulaştı. Kırgız halkının “73 yıllık Sovyet propagandasının kapanından kurtulup Sovyetler Birliği olmadan yaşayamayız, gerekirse aç kalırız, sağa sola savruluruz, ama biz devlet sahibi olamayız” biçimindeki olumsuz düşüncelerden kısmen arındığını ve kurtulduğunu düşünüyorum.

                 (Perestroyka yani yeniden yapılanma dönemindeki bir diyaloğu hatırlatmak isterim)      

İkincisi, kimilerinin hoşuna gider ya da gitmez ama postSovyet alanında doğrudan doğruya demokratik devlet niteliği kazandığımız hayatın gerçeklerinden biridir. Tarihi vakadır, mevcut durum budur. Türkmenistan gibi devlet olma şansımız da vardı ama biz bağımsızlığı, demokrasiyi, vatandaşların özgürlüğünü, serbest toplum anlayışını, serbest ekonomi tarzını seçtik. Sovyet totaliterizmini Kırgız totaliterizmine çevirmedik. Demokrasinin sıkıntılarını ve sancılarını çektik, zorlandık, kimi zaman kaybolduk ama Kırgızistan’ın bağmsızlığını gözümüzün bebeği gibi korumak gerektiğini de çok iyi anlamış olduk.

Üçüncüsü, ideolojik baskılardan ve istihbarat ağından ve demir kafesten kurtulduk.  Kırgızistan’ın, Sovyetler Birliğinin sınırları dışında dünyanın nasıl olduğunu kendi gözümüzle gördük. Meselâ; bundan 30 yıl önceki Kırgızistan ile bugünkü Kırgızistan’ı mukayese etmek asla mümkün değil. Gökle yer kadar fark var desem yanılmış olmam. 

               Dördüncüsü, biz Kırgızlar dış dünyaya ilk seferimizi kardeş Türkiye’ye yaptık. İlk seferimize İstanbul’dan başladık. Bu ziyaretimiz egemenliğin birinci gününde başladı. Bize resmî ziyaret amacıyla gelen Turgut Özal’ın siyasetiyle başladı bu seferlerimiz. Mustafa Kemal Atatürk 80 yıl önce “Orta Asya’daki kardeşlerimizin bir gün mutlaka bağımsız olacaklarına inanıyorum. Bizim onların bu durumu karşısında hazır olmamız gerekir…” biçimindeki veciz sözünü biz ilk kez o zaman duyduk. Kırgız dilinde “uçak”, “inşallah”, kebap”,” buyurun”, “hoca”, mercimek çorbası gibi sözler artık aktif söz varlığı içinde yer aldı.        

               Beşincisi, Kırgız halkı çok önemli iki şeyi öğrendi: Ticareti ve pazarlamayı öğrendi. Bağımsızlığın ilk yıllarında “biznıs” yani iş denen sözün ne anlama geldiğini bilmiyorduk. Şimdi ise tüccarların Petersburg’dan Sakhalin’e kadar ticaret yapıyorlar. İlk zamanlar tüccarlık denen sözü son derece gülünç ya da alaycı bir yaklaşımla kabul eden Kırgızlar Transsibirya demir yolu boyundaki pazarların tamamına pazarlama yapmaktalar. Türkiye ise Kırgızların ikinci evine döndü desem yanışmış olmam.   

               Sonuç olarak söylemek istediğim başka önemli şey de şudur: Bugünkü Kırgızistan üniversiteler ülkesi hâline geldi. 6.5 milyon nüfusa sahip olan Kırgızistan’da 70’e yakın üniversite var. 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı itibariyle 220 bin Kırgız genci üniversite eğitimi aldı. 

               Bugünkü Kırgızistan ekonomik alanda ihracata henüz yeni başladı, ama bilim ihracatına başlayalı 25 yıl oldu.  Geçen yıl yabancı ülkelerden gelen öğrenci sayısı 50 bine yaklaşmıştı, bu yıl ise 72 bin civarında olduğu bildirildi. Bunlar arasında ilk sıralarda Hindistan, Pakistan ve Özbekistan gelmektedir. 2018 yılının istatistiklerine göre Üniversiteler Kırgızistan bütçesine tam 100 milyon dolar gelir sağlamıştır.  Ben bu bilgileri bizim Bilim ve Eğitim Bakanlığı’ndan aldım.

               Kıymetli Meslektaşlarım.

Benim sözünü ettiğim 30 yıllık tarihimizde Türkiye ile olan ilişkilerimizin çok önemli rol oynadığını özellikle ifade etmek isterim. Kırgızistan, Sovyetler Birliği’nden ayrılarak bağımsızlığını ilan ettiğinde bizi bağımsız olarak tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur.  Bizim parlamentomuz Bişkek’te bağımsızlık ilan edildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplanarak bizim bağımsızlığımızı derhal tanıması, diplomatik ilişkiler kurulması hakkında karar almasını hiçbir zaman unutmamalıyız. Bişkek’teki ilk Büyükelçiliği Türkiye, daha sonra Amerika açmıştır. Bişkek’te bazı yabancı ülkeler elçilik açmış diye duyduğumuzda bu haberin gerçek olup olmadığını anlamak için Moskova Caddesine özel olarak gidip kendi gözümüzle gördüğümüz günler oldu. 

               Son olarak Manas Üniversitesi hakkında birkaç söz etmek istiyorum. Bizim Manas Üniversitesi gençlere ücretsiz ve yüksek kailtede eğitim veren tek üniversitedir.  Altın Köprü sıfatını taşıyan üniversitemiz bu yıl 25. yılını doldurdu. Bizim, üniversitemizle gurur duymamız gerekiyor.

Saygı değer meslektaşlarım.

Bununla birlikte eğitim veriyoruz bahanesiyle gelip Kırgızistan’ın şah damarına balta vuran, Kırgızistan’la Türkiye’nin arasındaki kardeşlik ilişkilerini yakıp yıkmak isteyen fetöcülere karşı çok tedbirli, ihtiyatlı ve dikkatli davranmamız gerekir.

               Beni ilgiyle dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Konuşmacı: Prof.Dr. Osmonakun İbraimov

Çeviri: Öğr. Gör. Muhittin GÜMÜŞ

24.06.2021