TÜRK DÜNYASININ ORTAK DEĞERİ: DÎVÂNU LÜGATİ’T-TÜRK


  • 2024-06-25

Bugün, bizleri bir araya getiren bu özel günde, eseri bizlere kazandıran Ali Emiri Efendi’nin, “Bu kitap değil, Türkistan ülkesidir. Türkistan değil, bütün cihandır. Türklük, Türk dili bu kitap sayesinde başka bir renk kazanacak. Türk dilinde şimdiye kadar bunun gibi bir kitap yazılmamıştır.” diyerek kıymetini ifade ettiği Kaşgarlı Mahmud’un muazzam eseri Divânu Lügati’t-Türk'ün (Türk Lehçeleri/Ağızları Sözlüğü) yazılışının 950. yıl dönümü vesilesiyle burada bulunmaktan onur duyuyorum. Türk dilinin ve kültürünün en kıymetli hazinelerinden biri olmasının yanı sıra Türk dünyasının ortak değeri olan bu muazzam ve mukaddes eserin, Yazılışının 950. Yıl Dönümünde Dîvânu Lugâti’t-Türk: Türk Dünyasının Ortak Değeri uluslararası konferansını düzenleyen Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu ile katkı sağlayan Kırgız Millî Bilimler Akademisi Cengiz Aytmatov Dil ve Edebiyat Enstitüsü’ne teşekkür ediyorum.

Dil, bir milletin kimliğini oluşturan en temel yapı taşlarından biridir. Dil, kültürel değerlerin, tarihî müktesebatın ve toplumsal hafızanın nesilden nesile aktarılmasına imkân tanır. Bu aktarım sözlü kültür unsurlarının yanı sıra yazılı eserlerle de sağlanır. İşte Divânu Lügati’t-Türk de binlerce yıllık Türk tarihinin berrak pınarından süzülerek gelen bu birikimi, günümüze taşıyan İslamî devir Türk edebiyatının en eski ve en önemli şaheserlerinden biridir.

  Türk dilinin Arapçadan geri kalmadığını göstermek ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılan ve Türk dilinin ilk sözlüğü olan Divânu Lügati’t-Türk, sadece bir sözlük değil, aynı zamanda yazıldığı dönemin sosyo-kültürel yapısını, Türk halklarının yaşayışını, inançlarını ve dünya görüşlerini yansıtan bir kültür hazinesidir. Kaşgarlı Mahmud, eserinde yalnızca Türkçe kelimeleri toplamakla kalmamış, aynı zamanda Türk milletinin kimliğini ve kültürel değerlerini de büyük bir titizlikle işlemiştir.

Kaşgarlı’nın, dilimizin ve kültürümüzün önemini kavrayarak bu eseri yazması, Türk kültürünün korunması ve yayılması açısından büyük bir hizmettir.

Kaşgarlı Mahmud öncelikle bir “dil bilgini”dir. Onun dil konusundaki bilgeliğinin sınırları, neredeyse bugün modern dil biliminin eriştiği nokta kadar geniştir. Onun bilgisi yalnızca Türkçe ile de sınırlı değildir. Kaşgarlı Mahmud, döneminin Türk edebi dili olan Hakaniye Türkçesinin yanı sıra Arapçayı, Farsçayı ve 11. yüzyılın ikinci yarısında Kaşgar ve çevresinde Türk yazısı olarak kullanılmaya devam ettiği anlaşılan Uygur yazısını ve Uygur edebî dilini de çok iyi bilmektedir.

Kaşgarlı Mahmud, dil bilimciliğinin yanı sıra “ilk Türk sözlükçüsü, etnografyacısı, halkıyatçısı, toponomastı (Yer adları) ve coğrafyacısı”dır. Türk boy teşkilatını ve düzenini bilmesi bakımından da o bir etnologdur.

Kaşgarlı, Türk dilinin temel birliğine dikkat çeker. Ona göre Türk lehçeleri arasında fazlaca fark yoktur. Var olan farklılık ise bazı seslerin değişmesi veya seslerin düşmesi sonucu meydana gelmiştir.

Kaşgarlı, Türk boylarının isimlerini, oturdukları yerleri, dil özelliklerini ve hatta Oğuzların alt boy ve damgalarını tespit etmiş; yeri geldikçe bunları göstermiştir.

Kaşgarlı Mahmud, Türk dilini öğretirken, Türklerin örf ve âdetlerini, gelenek ve göreneklerini, oyunlarını, törenlerini özetle Türk kültürünü de öğretmeyi amaç edinmiştir.

O, bir toplum için dil-kültür ayrılmazlığını, dil-kültür bütünlüğünü en erken fark eden, dilin; kimliğin potansiyeli, gizli gücü olduğunu belirleyen en eski toplum dil bilimcisidir.

Kaşgarlı Mahmud’un Türk diline olan bağlılığı ve bu dili Araplara öğretme çabası, onun kültürler arası etkileşime ve bilgi paylaşımına verdiği önemi gösterir. Bu, yalnızca Türk dilini ve kültürünü korumakla kalmamış, aynı zamanda diğer milletlerin de bu zenginlikten faydalanmasını sağlamıştır.

Robert Dankoff ve James Kelly, Kaşgarlı Mahmud’un eseriyle Türklük bilimine yaptığı hizmetin önemini şu şekilde ifade etmiştir:

“Tüm bunlar, Türklerin Tanrı’nın tasarımında üstünlüğüne ve Türk olmayan Müslümanların Türk kardeşlerinin dilini ve geleneklerini bilmelerine ihtiyaç duyduğuna ikna olan bir uzman “saha araştırmacısı” tarafından toplanan Ortaçağ Türklüğüyle ilgili temel verilerdir. Nitekim Kaşgari, İslam’ın ilk yüzyıllarındaki Arap filologlarının Araplar için yaptıklarını, yani dil, şecere ve kültürel geleneklerini organize etmeyi ve açıklamayı Türkler için yapmayı başardı.”

Türkçenin farklı lehçelerini, kültürel motiflerini ve yaşam tarzını detaylı bir şekilde ele alan Divânu Lügati’t-Türk, bugün hala araştırmacılar için benzersiz bir kaynak olma özelliğini korumaktadır. Bu eser, sadece Türkoloji alanında değil, aynı zamanda dilbilim, tarih ve sosyoloji gibi çeşitli disiplinler için de kıymetli bilgiler sunar.

Türk dünyası olarak, Kaşgarlı Mahmud’un mirasını yaşatmak ve onun çalışmalarını yeni nesillere aktarmak bizim en önemli görevlerimizden biridir. Bu vesileyle, Türk Dünyasının Altın Köprüsü Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitemizin bu değerli eserin tanıtımına ve araştırılmasına katkıda bulunma konusundaki kararlılığını vurgulamak istiyorum.

Tarihin yeni dönemecine giren biz Türkler ortak kültürel, sosyal ve ekonomik paydalarımızı işleyip geliştirirken, gönülden gönüle kurduğumuz sağlam yollar ve gönül köprülerini inşa ederek, dünü unutmadan, bugünü ihmal etmeden, ortak parlak geleceğimizin yolundaki engellere dikkat ederek nesillerimizin ruhunda yatan dilde, fikirde, işte birliğimizi kurarak hedeflerimize ulaşabiliriz. Aksi takdirde Türk dünyasının kazanımları ve mevcut ilişki düzeyi kopmaz ama incelir riskinin bulunduğu hatırdan çıkarmamalıyız.

Bugün burada, bu büyük eserin yazılışının 950. yıl dönümünü kutlarken, Kaşgarlı Mahmud'u saygı ve minnetle anıyoruz. Onun, Türk kültürüne ve diline olan katkıları asla unutulmayacak ve daima yol gösterici olacaktır.

Sonuç olarak, Kaşgarlı Mahmud, eseriyle ve eserinde ortaya koyduğu bilgilerle Türklük biliminde ilklere imza atmıştır. Arapça ve Farsçanın revaçta olduğu bir dönemde Türkçenin, Türk kimliğinin ve kültürünün koruyucusu olmuştur. Her ne kadar milliyetçilik mefhumu Kaşgarlı Mahmud’un döneminden yüzyıllar sonra ortaya çıkmış olsa da o, Dîvânu Lugâti’t-Türk ile ortaya koyduğu tavır ve duruşla Türk milliyetçiliğinin yapı taşlarından biri olarak tarihimizde emsalsiz yerini almıştır.

Bu anlamlı günün, hepimize ilham vermesini diliyorum. Konferansı düzenleyenlere ve özgün tebliğleri ile katkıda bulunan bilim insanlarımıza çok teşekkür ediyor, verimli bir konferans olmasını temenni ediyorum.

                                              

                                                           Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN

                                               Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü

    Sosyal medyada paylaşın