Kültür, belirli bir toplumda yaşayan insanların bütün öğrendiklerini ve paylaştıklarını kapsayan bir kavramdır. Bu öğrenilen ve paylaşılan şeyler insanın doğumundan başlayarak hayatın sonuna kadar devam eder. Örneğin; dilini, dinini, yiyip içmesini, sosyal yaşantısını, bilgi ve görgü kurallarını, manevi değerlerini içine alarak kendini ifade eder. Bu bağlamda kültür ve kültürde süreklilik adına Türkistan'dan Anadolu'ya taşınan halk inanışları ve pratikler Türk milli kimliği ve bilincinin en açık göstergeleridir. Yine bu açıdan başta modernleşme olmak üzere pek çok badireler atlatan Türk kültürünün sağlam karakterinin ve manevi yönünün güçlülüğünün bir nişanesi olarak gelenek ve inanışlardaki devamlılık ve değişime direnme potansiyeli son derece önemlidir.
Bizim de çalışmamızda gösterdiğimiz gibi bir milletin uzun tarihi süreci içinde oluşmuş olan kültür değerleri, gelenek ve inançları aynı zamanda o toplumdaki ortak değer ve sembollerin bir işareti, en önemlisi de toplumsal etkileşim, iletişim ve olaylarda aynı manaya gelecek içeriklerin kabulü toplumsal birliğin, dirliğin ve coğrafi olarak inkıtaya uğrasa da tarihi ve gönül dünyasındaki birlikteliğin ifade edilmesi açısından son derece önemlidir.
Anadolu'da bugün halen canlılığını koruyan gelenek, görenek ve yaşam biçimi ve kültürel semboller, Türkistan'dan gelen dini inançlar ile İslamiyet'in kaynaşması sonucunda oluşmuştur. Türkistan'dan Anadolu'ya uzanan geniş coğrafyada söz konusu örf âdet, gelenek görenek, halk inanışları ve pratikler, kökleri tarih öncesine giden kültürel, sosyal, dini, felsefi ve mitolojik boyutlarıyla bir toplumun yaşantısını belgeler niteliktedir.
Makalenin tam metni için tıklayınız.