AZİZİYE DESTANININ 146. YILDÖNÜMÜ VESİLESİYLE


  • 2023-11-10

“…Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

 

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!..”

 

Bugün, Aziziye Zaferi’nin 146. Yıl Dönümü… Aziziye Tabyaları ve bu tabyalarda kazanılan zafer, Türk milletinin bağımsızlık aşkının ve özgürlük mücadelesinin sembolü olarak hafızalara kazınmıştır. Tarihî bir dönemin karanlık günlerinde vuku bulan bu kutlu zafer ve bu mücadelede gösterilen cesaret ve direniş, millî şairimiz Âkif’in “…Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.” övgüsüne yaraşır bir kahramanlık örneğiyle tarih sayfalarında eşsiz bir yer edinmiştir.

Kadınıyla, erkeğiyle; genciyle, yaşlısıyla topyekûn bir milletin vatan müdafaası için ayağa kalktığı Erzurum’da; imkânla imanın kıyasıya cengini yiğit ve cefakâr Erzurum halkı kazanmıştır. Aziziye Müdafaası tüm dünyaya Türklerin, ordu millet olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ak sakallı dedelerin, ak pürçekli ninelerin, daha elinin kınası solmamış taze gelinlerin büyük bir imanla koştuğu tabyalarda kanlı boğuşmalar neticesinde zafer kazanılmış, Türk yurdu düşman çizmelerden temizlenmiştir.

Aziziye Müdafaası, Erzurum Aziziye Tabyalarında tarihte “93 Harbi” olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında yaşanmıştır. Aziziye Tabyaları; tarihî ve kültürel kimliğinin yanı sıra stratejik olarak önemli bir konuma sahip olan Erzurum’un Deveboynu olarak bilinen geçitten sonraki son savunma hattıydı. Aziziye düşerse Erzurum ve ardından bütün Doğu Anadolu düşebilir, Rus ordusu Trabzon limanından Sivas’a kadar uzanabilirdi. 4 Kasım 1877’de Deveboynu Muharebelerini kaybeden Osmanlı ordusu Aziziye Tabyalarına kadar geri çekildi. Ruslar, ordu komutanı Ahmet Muhtar Paşaya savaşmadan Erzurum’u teslim edin diye haber gönderir. Paşa, konuyu Erzurum halkı adına gelen heyetle istişare eder. Heyet’ten Emek Bayraktar Paşaya şöyle der: “Paşam! Paşam! Duyduk ki, kendine bilmez birkaç kişi şehri terk edip Bayburt istikametine gidelim demişler… Onlar kendini bilmez birkaç kişi… Biz şehri savunmaya kararlıyız. 10 yılda göz nuru, el emeği, alın teriyle yaptığımız tabyalar yere serilmediği sürece her Erzurumlunun bedeni tabya olup yere düşmediği sürece biz şehri savunacağız. Erzurum Tarihte Türk’tü, Bugün Türk’tür, Yarın da Türk kalacaktır.” Paşa, Rus elçisine şehri teslim etmeyeceklerini söyler ve gönderir. Osmanlı ordusunun Kafkasya Cephesi Komutanı Ahmet Muhtar Paşa tüm bu olasılıkları düşünerek: “Erzurum, sokak sokak, ev ev müdafaa edilecektir. Kadın olsun erkek olsun, yaşlı olsun genç olsun her Türk ve Müslüman silahlı asker gibi bu namus müdafaasına katılacaktır. Bu hamiyetiniz, devletin şanına layık olacaktır.” şeklinde halkın şehir savunmasına katılmasını emretmiştir.

8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece Rus ordusu gizlice Aziziye Tabyası’na girerek nöbetçileri şehit etmiş ve tabyayı ele geçirmiştir. Bu elim hadise, Esat Paşa Cami ve diğer camilerden yapılan: “-Ey Ümmeti Muhammed! Aziziye tabyasına düşman girmiş. Eli silah tutan, dinini, milletini seven oraya koşsun.” nidasıyla halka duyurulmuş ve halkın şehir savunmasına katılması istenmiştir. Bunun üzerine Erzurum ahalisi, ellerine geçirdikleri yatağanlar, baltalar, satırlar ve oraklarla Aziziye’ye doğru askerinin ve devletinin yardımına koşmuştur. Ahmet Muhtar Paşa, Nenehatun, Name Hatun, Kurd İsmail, Bahri Bey ve Mirliva Mehmet Paşa gibi kahramanlar Rus ordusuna karşı kesin bir zafer kazanmış ve adlarını şanlı Türk tarihine altın harflerle yazdırmışlardır. “Bebem Anasız yaşar da vatansız yaşayamaz.” sözüyle halkımızın gönlünde taht kuran Nene Hatun, Aziziye Kahramanlık Destanı’nın sembol isimlerinden birisi olmuştur. Aziziye Tabyaları, Türk erkeğinin olduğu kadar Türk kadınının cesaretinin, kahramanlığının, vatanı için neler yapabileceğinin sembolleştiği yerdir.

Nene Hatun, Türk tarihinin ve Erzurum’un ne ilk ne de son kahramanıdır. Başta Erzurum olmak üzere Anadolu baştanbaşa kahramanlar yatağıdır. Bugün bütün Anadolu'da ve bilhassa Erzurum'da hiçbir Türk ve Müslüman ailesi yoktur ki bir, iki ve hatta daha çok evladını şehit vermemiş olsun.

Aziziye savunmasında 500’ün üzerinde şehit verdik ve Ruslar geri çekilmek zorunda kaldılar. Erzurum halkı, Aziziye Tabyalarında gösterdiği kahramanlıkla Türk tarihinin en büyük destanlarından birini yazdı. Bu günleri anmak ve hatırlamak, Aytmatov’un vurguladığı üzere gelecek nesillerimizin mankurtlaşmaması, Atatürk’ün işaret ettiği üzere gerektiğinde, “ya istiklal ya ölüm” diyerek işgallere ve emperyalizme karşı durması için, ecdadın mirasını geleceğe aktarabilmek, genç nesillere doğru anlatabilmek, tarihin derinliklerinden geleceğe dersler çıkarabilmek için önemlidir.

Bu vesile ile zaferin 146. sene-i devriyesinde başta Nene Hatun ve Osmanlı Devleti’nin Kafkasya Cephesi Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa olmak üzere dünyada eşine az rastlanır bir kahramanlık destanı sergileyen Şanlı Erzurum halkına şükranlarımızı sunuyor, Allah aşkıyla şahadet şerbetini içerek bu aziz toprakları vatanlaştıran şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. 

 

                                                                                   Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN   

                                                                                               Rektör   

    Sosyal medyada paylaşın