Sevgili Manas Ailesi,
Tarihi ve Ataları Anma Günü vesilesiyle Kırgızistan’da, işgale karşı direnişi, esarete karşı bağımsızlığı, sürgünlere ve soykırımlara rağmen var olma iradesini gösteren, ölüm kalım mücadelesi verip kendilerinden sonraki nesillere bu mücadeleyi miras bırakan aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
1916 ve 1917 yıllarında yaşanan ve tarihe de “Ürkün Hadisesi” olarak geçen acı süreç, Çarlık Rusya ve sonrasında Sovyet Rusya dönemlerinde devam eden işgalin kanlı yüzünü gözler önüne sermektedir. Ürkün hadiselerinde, binlerce Kırgız işgale karşı toprağını savunmak istemiş, bu yolda evinden ve yurdundan olmuş, binlerce soydaşımız sürgün olarak göç yollarında can vermiştir.
Aynı dönemlerde, Türkistan coğrafyasının her yerinde, bu kanlı işgalle sürgünlere, cinayetlere ve soykırımlara maruz kalan soydaşlarımız ayakta kalabilmek için savaş vermiştir. Tarihe dikkat etmek gerekir ki o yıllarda, altı yüz yıl boyunca yaşamış Osmanlı devleti, batı emperyalizmine karşı topraklarını savunmak için savaşıyorken, Türkistan coğrafyası ise Rus emperyalizmine karşı savaşıyordu.
İşte biz bu özel günlerde, bütün Türk dünyasının acılarını düşünerek, o günlerde yitirdiğimiz tüm atalarımızı hürmetle yad ederek, bize bıraktıkları kutlu mirası umutla, gururla ve inançla geleceğe aktarmanın sorumluluğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Bu özel günler, ataların mirasını geleceğe aktarabilmek, genç nesillere doğru anlatabilmek, tarihin derinliklerinden geleceğe dersler çıkarabilmek için önemlidir. Çünkü tarihteki acılar, sürgünler, soykırımlar, işgaller ve verilen ölüm kalım mücadelesi unutulursa, aynı acılar farklı olaylarla yeniden yaşanabilir. Bizlere düşen unutmamak, unutturmamak, hatırlamak ve hatırlatmaktır.
Bu özel günler, bizi tarihle ve atalarla buluşturmaktadır. Onların ruhlarına dualar ediyoruz, tarihi ve günümüzü de bu yaşanan imtihanlar ile anlamaya gayret ediyoruz. Bugün, bizler, Manas Üniversitesi olarak, Tarihi ve Ataları Anma Gününü, işte bu düşüncelerle idrak ediyoruz. Çünkü bizler, Cengiz Aytmatov’un da romanlarında bahsettiği üzere, gençlerimizin mankurtlardan olmamasını istiyoruz. Biz Türk dünyasının, bütün dünyada bilimin, kültürün, sanatın merkezi olmasını istiyoruz. Çünkü bugünlerde hepimiz üzülerek görüyoruz; işte Filistin İsrail işgali altında bombalanıyor. Sadece Filistin değil, dikkat edin, yıllardır Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimiz de acılar yaşıyor, Azerbaycan’da Karabağ’daki soydaşlarımız da yıllarca acılar yaşadı, bugün hala Karabağ’ın özgür olması için, Karabağ’dan sürgün olanlar yurtlarına dönmek için ve öz yurdu Azerbaycan’a kavuşmak için kardeşlerimiz can veriyor. Afganistan, Irak ve Suriye gibi Müslüman ülkeler yıllarca emperyalizm tarafından işgal edildi, bombalandı, milyonlarca insan can verdi.
İşte bu özel günlerde bizim çağrımız, atalarımızın yaşadıkları acıları unutmadan, onların mirasını yaşatmak ve dilimizde, işimizde, fikirlerimizde, bilimimizde birliği sağlayarak güçlü bir gelecek yaratmaktır. Biz buna inanıyoruz.
Sevgili Manas Ailesi,
Sözlerime son verirken Kırgız halkının var oluşu, bağımsızlığı, kalkınması, ebediyen var olması için canlarını feda eden şehitlerimizi, Kırgız tarihine ve Kırgız Cumhuriyetine sahip çıkanları, uğrunda şehit düşenleri, gazi olanları bir kez daha bu özel günler münasebetiyle saygı, minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.
Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN
REKTÖR